top of page

İ K İ N C İ   B Ö L Ü M

 

BOY TEŞKİLATI VE BOYLAR

 

            Oğuzlar kavmi ve siyasi bir teşekkül için el (il) kelimesini kullanmakta idiler; Oğuz eli, Ak-Koyunlu eli, Dulkadır eli. Onların diğer Türk kavimlerinin söyledikleri aynı anlamdaki budun sözünü unuttukları anlaşılıyor. Bu kelimenin Moğolca karşılığı olan ulus sözü de ilhanlılar’ın tesiri ile ancak Doğu-Anadolu’daki Türkmen’lerce, el kelimesi ile birlikte kullanılmıştır. Kara-Koyunlu ulusu, Boz-Ulus, Kara-Ulus. Şimdi biz el yerine umumiyetle Arapçadan aldığımız kavim (kavm) sözünü kullanmaktayız. El’in zamanla ülke anlamına gelmiş olduğu malümdur. Yurd elin, boyun, obanın ve ailenin sahibi olarak oturduğu yerdir.

 

            Oğuz eli’ni meydana getiren teşekküllerden her birine boy denir ki, Kaşgarlı bu sözün oğuzca olduğunu bildirir. Orhun kitabelerinde geçen “bod” sözü söylendiği gibi, belki bu kelimenin en eski şeklidir. Boy, Türkiye’de bu anlamda gerek resmi dilde, gerek halk arasında son zamanlara kadar kullanılmıştır.

 

            Boylar da obalara ayrılmaktadır. Kaşgarlı oba kelimesinin de oğuzca olduğunu söylüyor. Obalardan sonra her halde aileler geliyor ki, Oğuzlar’ın bunu hangi kelime ile ifade ettikleri bilinemiyor. Böylece ailelerden (soy ?) obalar, obalardan boylar ve boylardan da Oğuz-eli meydana gelmiştir. Oğuz elinde asıl oymak birliği boy’dur. Oymak kitabımızda, boylar (kabile), obalar (cemaat) ve onların kollarını ifade etmek üzere, umumi bir manada kullanılmıştır. Bunu evvelce aşiret kelimesi ile ifade ediyorduk. Aşiret şimdi Güney-Anadolu’da hem teklik, hem de çokluk olarak, Yörük anlamında kullanılıyor. Mesela “iki aşiret geldi” demek, Yörüklerden “iki kişi geldi” demektir.

 

            Görüldüğü gibi, X. yüzyılın başlarından itibaren Oğuz-eli’nden kümeler halinde ayrılmalar başlamıştır. Bu kümelerden ilki Hazar denizi kıyısındaki yarım adaya giderek yurd tutmuş ve buraya Mangışlak adını vermişti. İkinci bir küme ise Selçuklular’ın idaresinde Yakın-Doğu ülkelerine geldi. Üçüncü bir küme de yine XI. yüzyılda Kara-Deniz’in kuzeyinden Balkanlar’a indi. Diğer taraftan Oğuzlar’dan kalabalık bir nüfus da Seyhun’un orta yatağındaki şehirlerde yerleşmişti. Göçebe Oğuzlar’ın bu şehirli eldaşlarına, küçümseyerek, yatuk yani tembel adını verdiklerini biliyoruz. Fakat bütün bunlara rağmen Oğuz-eli eski yurdunun bir kısmında el teşkilatını muhafaza ederek yaşıyordu. Boz-ok ve üç-ok adları ile iki kola ayrılan Sultan Sancar’ın galibi Oğuz kümesi, önemli bir kol olmakla beraber son teşkilatlı küme veya ana kol değildir.

 

            Boz-Ok ve üç-ok ikili teşkilatını en son taşıyan Oğuz-Türkmen kümesi, Moğol baskısı yüzünden XIII. yüzyılın ikinci yarısında Anadolu’dan Suriye’ye göçeden kalabalık topluluktur.

 

            Seyhun Oğuzları XI. yüzyılda 24 boydan müteşekkil bulunuyorlardı. Bize bunu bildiren Kaşgarlı Mahmud, aynı zamanda bu boylardan 22 sine ait bir liste de vermiştir. Selçuklu fethinden bahseden bir Ermeni müverrihi de Fatih kavmin 24 boydan meydana geldiğini kaydetmiştir. Oğuz boylarına ait tam liste XIV. yüzyılın başlarında Reşided-din tarafından verilmiştir. Bu listelerin ehemmiyeti şuradadır ki bunlar olmasa idi Oğuz boylarına ait tam bir liste yapmak bizler için pek müşkil ve hatta belki de imkânsız olacaktı. Kaşgarlı’nın listesinden yalnız Memlük devri müverrihlerinden aynı faydalanmıştır. Diğer eserlerde görülen listeler (Hamdullah-i Müstevfi, Tarihül-Muhtar, Yazıcı-Oğlu, Neşri, Ebül-Gazi) doğrudan doğruya veya vasıtalı olarak Reşided-din’inkinden gelmektedir.

 

            Kaşgarlı Mahmud Halac adını taşıyarak bazı hususlarda diğerlerinden ayrıldıkları için Oğuzlar’dan sayılmadığını söylediği iki boyu listesine almadığı gibi, bunların adlarını da vermemiştir. Diğer taraftan Kaşgarlı’nın “sayısı az ve damgaları belli değil” dediği Çarukluğ boyunun adına da Reşided-din’in listesinde rastgelinmiyor. Orada Kaşgarlı’da bulunmayan şu adlar vardır. Yaparlı, Kızık, Karkın, bunlardan Kızık ve Karkın’dan birini Kaşgarlı’nın listesine almadığı iki boydan biri olarak kabul etmek zaruridir. Diğerinin de yine bunlardan biri olduğuna ihtimal vermek mantikidir. Çünkü her iki boy yani Kızık ve Karkın aynı dalda, Yıldız-Han’ın oğulları arasında gösterilmiştir. Çünkü her iki boya ait yer adlarına ve teşekküllere Türkiye’de rastgelinmiştir. Kaşgarlı’nın listesinin boyların o zamanki siyasi şöhretlerine göre sıralandığı anlaşılıyor. Mesela, Selçuklu hanedanının mensup olduğu Kınık boyu orada en başta yer almıştır. Hâlbuki bu boy Reşided-din’in listeside eski siyasi ve içtimai mevkilerine göre tanzim edildiği görülüyor. Burada 24 boy her biri eşit sayıda olmak üzere Oğuz Han’ın altı oğlundan türetilmiştir. Diğer taraftan Kaşgarlı’nınkinde olduğu gibi, burada da boylardan her birinin kendine mahsus damgası olduğu halde, her dört boyun ortak bir ongunu vardır.

 

Reşided-din’de 24 boy iki kola ayrılmıştır. Bunlardan biri Boz-Ok öbürü de Üç-Ok adlarını taşıyor. Ne bu ikili tasnif ne de onların isimleri Kaşgarlı’da vardır. Ancak bunun da tarihi bir vakıa olduğunu biliyoruz. Sancar’ı yenen Oğuzlar, bu adlar ile iki kola ayrıldıkları gibi, XIV. yüzyılda Kuzey-Suriye’deki Türkmenler’de yine bu adlar ile iki kola ayrılmışlardı. Bu Türkmenler’den Boz-Ok koluna mensup olanlar Yozgat bölgesinde yurd tuttuklarından bu bölge Cumhuriyet devrine kadar bu adla anılmıştır.

 

            Reşided-din’de Boz-Ok kelimesi parçalamak şeklinde manalandırılmıştır ki, kelimenin boz fiilinden getirildiği görülüyor. Üç-Ok da üç adet ok şeklinde izah edilmiştir. Fakat bu izah şekillerini kabul etmeğe imkân yoktur. Ok’un, On-Ok’ta olduğu gibi eski zamanlarda boy anlamına geldiğini biliyoruz. Bu isimlerdeki ok kelimesinin de boy manasında olduğu muhakkaktır. Buna göre üç-ok üç boy demektir.

 

            Boz-Ok’a gelince, buradaki boz kelimesinin de bir rakamın yerini aldığı akla geliyor.

 

            Yine Reşided-din’deki sözlere göre, Oğuz-eli’nde hâkim kolu Boz-Ok’lar teşkil etmiştir. Bu sebeble Boz-Ok’ların alameti yay; ve tabi kol oldukları için de üç-oklar’ınki Ok’tur. Tuğrul Bey 1038 yılında Nişabur’a girerken kolunda gerilmiş bir yay ve belinde de üç-ok bulunuyordu. Bunlar her halde, kendisini Boz-Ok ve Üç-Ok’un yani bütün Oğuz-eli’nin hükümdarı saydığının bir ifadesidir. Yüreğir boyunun damgasının da bir yay ve üç ok şeklinde olduğu görülüyor. Daha önce de söylendiği gibi, bir yay ve üç ok, pek muhtemel olarak, Oğuz yabgularının (yabgu=hükümdar) hükümdarlık alameti idi.

 

            Eski Türk ellerinde ve ordularında ikili düzenin değişmez bir kaide olduğu bilinir. Oğuz elinde ve ordusunda da, görüldüğü gibi, bu kaide hâkimdi. Böylece el ve ordu ikiye bölünmekte, bunlara kol denilmektedir. Kollar da birbirinden sağ ve sol sıfatları ile ayrılıyor. Osmanlı imparatorluğunda da sağ kol, sol kol adları verilen bu ikili düzen hem askeri, hem de mülki teşkilatta esaslı bir kaide olarak uygulanmıştı. Türkler’de sağ kol, Moğollar’ın aksine olarak daha şerefli sayılılyordu. Boz-Ok’lar da hâkim kolu teşkil etmeleri itibarı ile onlar sağ kol sayılmışlardır. Bu gelenek bu kollar var oldukça devam edip gelmiştir. Boz-Oklar’ın hâkim kol sayılması, islamiyetten önce siyasi üstünlüğün uzun bir zaman bu kolun elinde kalması, yabguların daha çok bu kolun boylarına mensup olmalarından ileri geliyor. Kaşgarlı ve Reşided-din’in listelerinde boyların damgaları da gösterilmiştir. Bu keyfiyet damgalara verilen ehemmiyeti ifade eder. Kaşgarlı bu damgaların duvarlara, yılkılara vurulduğunu söyler. Reşidded-din’de bunlar damga kelimesi ile ifade edilmiştir. Oğuzlar’ın damgalar için hangi kelimeyi söyledikleri bilinmiyorsa da, bunun Anadolu’da kullanılan im (en) sözü olduğundan şüphe edilemez. Bazı Türk hanedanlarının, boylarının damgalarını alameti olarak kullandıklarını biliyoruz.   Salgurlular’ın   paralarında   Salur   damgası   görüldüğü   gibi, Ak-Koyunlu paralarında, Bayındır ve Osmanlı hükümdarı II.Murad’ın bazı sikkelerinde de Kayı damgası bulunmaktadır. Ak-Koyunlular, damgalarını yalnız paralarına değil, yaptırdıkları eserlere, resmi vesikalara, bayraklarına da koydurmuşlardır. Her ne kadar II.Murad’ın haleflerinin paralarında Kayı damgası görülmüyorsa da hükümdarlara ait şahsi eşyada, toplar da dahil olmak üzere, silahlarda bu damgaya sık sık rastgelinmektedir. Oğuz boyları damgalarının Anadolu’da hayvanlara vurulmasından başka halı, kilim motifi olarak kullanıldığını, aşı boyası ile evlerin duvarlarına resmedildiğini, kap kaçağa ve nazar değmemesi, uğur getirmesi için bazı giyim eşyasına konulduğunu ve hatta mezar taşlarına bile çizildiğini biliyoruz. Bunlara ilave olarak bu damgalardan bazılarının da abideler, yapılar ve kayalar üzerinde görülmüş olduğunu söyleyelim. 

 

            Reşidded-din’in listesinde damgalardan başka ongunlar da görülmektedir. Bunların hepsi eti yenmeyen avcı kuşlardır. Reşided-din ongun (onkun) ittihaz edilen hayvan veya kuşun kutlu sayıldığını, inciltilmediğini, etinin yenmediğini bildiriyor ve ongun (onkun) kelimesinin Türkçeden KUTLULUK demek olan Oynuk’dan geldiği söyleniyor. Abdülkadir İnan’a göre ongun Moğolca bir kelime olup Türkçesi töz’dür. Her iki kelime de bu gün Türkiye’de bilinmiyor. Görmüş olduğumuz gibi, Oğuzlar’ın tarihinde totem devri söz konusu değildir. Diğer taraftan Oğuzlar’ın ongun kuşları olduğu hakkında başka eserlerde hiçbir bilgi yoktur. Bu sebeple Oğuz boylarının ongunları olduğuna dair bu hususta verilen bilgilerin doğruluğundan şüphe etmek yerindedir. Ongun olarak zikredilen avcı kuşlar başlıca Şahin, Kartal, Tavşancıl, Sunkur, Uç ve Çakır’dır. Bunlardan Şahin farsça bir kelimedir. Kartal’a gelince, bu da karakuş yerinde kullanılan yeni bir kelimedir. Kara kuş Anadolu’da kullanılır. Tavşancıl kartala benzeyen, fakat ondan daha küçük kara renkli bir kuştur. Sunkur ise tuğruldan küçük, fakat doğandan daha büyük bir kuş olarak tarif edilmektedir. Uç’a gelince bu hususta bir bilgiye rastgelemedim. Yalnız Timur’un kumandanlarından Uç-Kara Bahadır’ın adındaki uc kelimesi her halde bizim kuşu ifade etmektedir. Bu kumandanın adına bakarak tahmin etmek mümkün olabilirki, uc yahut uç-kara, çal-kara, bay-kara ile birlikte aynı kuşu ifade edebilir. Ve bu kuş da kartal olabilir. Çakır da doğan soyundan bir kuş olup, şahinden ayrıdır.

...

  • b-facebook
  • Twitter Round
  • Instagram Black Round
bottom of page